Hayalinizde sevdiğiniz birinin cenazesine gittiğinizi canlandırın. Cenaze evine gidiyorsunuz, arabanızı park ediyor ve iniyorsunuz. Binaya girerken aile üyelerinizin yüzlerini görüyorsunuz. Oradaki insanların yüreğinden taşan kaybın neden olduğu paylaşılan hüznü, ölen kişiyi hayattayken tanımış olmanın sevincini hissediyorsunuz.
Salonun ön tarafına doğru ilerliyor, tabuta bakıyor ve birden kendinizle yüz yüze geliyorsunuz. Bu insanlar sizi onurlandırmaya, yaşamınıza karşı duydukları takdiri açıklamaya gelmişler.
Bir yerde törenin başlamasını beklerken elinizdeki programa bakıyorsunuz. dört konuşacak konuşmacı var. Birinci konuşmacı akrabalarınız arasından birisi. Çocuklar, kardeşler, yeğenler, teyzeler, halalar, amcalar, dayılar, kuzenler, büyükanne ve büyükbabalar. Hepsi de ülkenin dört bir yanından cenaze töreninize katılmaya gelmişler. Ikinci konuşmacı, kişiliğiniz hakkinda bilgi verebilecek dostlarınızdan biri. Üçüncü konuşmacı, iş yerinizden ya da sizin mesleğinizden biri. Dördüncüsü ise, hizmet verdiğiniz toplumsal bir kurumdan.
Şimdi iyice düşünün: Bu konuşmacıların her birinin sizinle ve yaşamınızla ilgili neler söylemesini isterdiniz? Sizi nasıl bir eş, baba ya da anne olarak yansıtmalarını arzu ederdiniz? Nasıl bir oğul, ya da kuzen? Nasıl bir dost? Nasıl bir iş arkadaşı?
Sizde ne tür bir karakter görmüş olmalarını tercih ederdiniz? Ne tür katkılarınızı, ne tür başarılarınızı hatırlamalarını isterdiniz? Onların yaşamlarında ne tür bir değişiklik yapmış olmayı arzu ederdiniz?
Sonunu düşünerek işe başlamak, varacağınız yeri iyice belirleyerek başlamak demektir. Şu anda nerede olduğunuzu daha iyi anlamak ve attığınız adımların her zaman doğru yönde olmasını sağlamak için, nereye gittiğinizi bilmektir.
Stephen R.Cowey’in “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” isimli kitabının ikinci alışkanlığı olan “sonunu düşünerek işe başla” bölümü yukarıdaki etkileyici girişle başlıyor. İlk okuduğumda beni ciddi anlamda düşündürmüştü.
Hepimiz hayatımızı kendi doğrularımız, değerlerimiz ve inançlarımız doğrultusunda yaşıyoruz. Tüm davranışlarımız çevremizdeki birilerinin hayatına olumlu veya olumsuz şekilde dokunuşlar anlamına geliyor. Bilerek veya bilmeyerek çevremizde olumlu veya olumsuz etkiler bırakıyoruz. Bu hayatı tek başımıza ve tüm insanlardan izole bir şekilde yaşayamayız. Sadece kendi istediklerimi yaparım, diğerleri beni ilgilendirmez diyemeyiz. Ailemiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız, iş hayatımız ve diğer unsurlarla olan etkileşimimizi sıfırlayamayız. O halde birbirimize karşı saygılı olmayı, birbirimizin ihtiyaç ve beklentilerine değer vermeyi önemsemeliyiz diye düşünüyorum. Tabi ki, tek odak noktamız çevremizdekiler benim hakkımda ne düşünür de olmamalı. Kendi isteklerimiz ve doğrularımız ile çevremizdeki algıyı dengeleyebilmeliyiz. Cenaze törenimizde nasıl bir manzara olmasını hayal ediyorsak hayatımızı da o şekilde yaşamaya gayret etmeliyiz.
Ben kitabın bu bölümünden kendimce böyle bir çıkarım yaptım. Farklı bakış açıları ile bakarak çok farklı anlamlar da çıkarmak tabi ki mümkün. Kendi bakış açınızla siz ne düşünürdünüz?
(Yararlanılan kaynak: Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı - Stephen R. Cowey)